Rubainin Değerli Dostları,
Bir kez daha gönülden merhaba.
14. durakta yine birlikteyiz. Şükürler olsun.
Derin acılarla sınandığımız bir dönemde çıkmakla çıkmamak arasında haklı bir tereddüt yaşadık. Yangın yerine dönen ruhumuzu yazarak ve okuyarak teskin etmeyi deneyebilirdik. Rubai dergimizin ebediyete göçen ve Allahualem şehit sayılan canlarımıza rahmet, yaralı kurtulanlara âcil şifalar, milletimize başsağlığı ve böyle felaketleri bir daha yaşamamayı dilemeye vesile olabileceğini düşündük.
İslamiyet öncesine ait metinlerden klasik dönem edebiyatımıza, halk-tekke şiirinden, yenileşme dönemi edebiyatımıza uzanan köklü ve güçlü bir şiir geleneğimiz var. Gündemimizde Ki Ki de olmalı, Hoca Dehhanî de; Yunus Emre de olmalı, Şeyh Galip de; Namık Kemal de olmalı, Yahya Kemal de…
Mehmet Âkif, Tanzimat’la Türk İslam medeniyetinin sesi olmaktan uzaklaşan şiiri, klasik dönem şiirinin beslendiği ana kaynaklarla yeniden buluşturmuştur. Bu bir gelenek inşasıdır. O hâlde kökü Âkif, gövdesi Necip Fazıl, dalları Sezai Karakoç olan bir gelenekten söz edebiliriz. Yahya Kemal’in Türk İslam medeniyetinin sesini arama serüveni de bir gelenek inşasıdır. Üç Ahmetler diye bilinen Tanpınar, Dıranas ve Tecer’le Necip Fazıl, hece şairlerinin açtığı yoldan Türk şiirini kanatlandıran bir gelenek üretirler. Garip Hareketi’nin başlattığı da yeni bir gelenektir. Orhan Veli’nin şiirden vezni, kafiyeyi, redifi, söz sanatlarını, mısrayı, şairaneyi kovması, Türk şiirini mevcut gelenekten koparma girişimiydi. Belki de temel amaç, beşerî sözün ilahi sözle irtibatını kesmekti. Hâlâ takipçileri olduğuna göre, bunda Garip Hareketi’nin başarılı olduğu açık.
Beşerî sözün öykünebileceği ideal kaynak mukaddes kitaplardır. Elbette mukaddes kitaplar şiir değildir. Ama şiirsel özellikler taşır. İnşirah suresini hatırlayalım: “…sadrek…, vizrek, …zahrek, …zikrek.” Bunun bir açıklaması olmalı.
Bugün son sözü Rıfkı Melûl Meriç (1901-1964) söylesin:
Herkes bu cihanda başka bir davada
Ömrünce sefa süren dahi şekvada
Ârifler ölürken gülerek derler ki
Tek gerçek ölümdür bu yalan dünyada
Bir sonraki sayıda buluşmak ümidiyle.
Bismillah.